BTP'de yeniden Hüseyin Baş dönemi
Partililer ile bazı siyasi parti ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinin de katıldığı Bağımsız Türkiye Partisi’nin (BTP) 8. Olağan Büyük Kongresi, Ankara Spor Salonu'nda yapıldı.
Divan heyetinin seçiminin ardından konuşan Genel Başkan Baş, asgari ücretin yoksulluk sınırının altında olmasını eleştirerek, ev kiraları ve ürünlerin fiyatlarının sürekli artmasının ekonominin iyi yönetilememesinden kaynaklandığını savundu.
Ülkede tarımın bitme noktasına geldiğini öne süren Baş, "Buğdayı ithal eder hale geldik. Bağımsız Türkiye Partisi olarak çiftçimin ektiği ürünün, alım garantisiyle alımını yapacağım. Bunu dediğim zaman da o neoliberaller inanmıyor. Sen köprüye geçiş garantisi veriyorsun, müteahhidin geçiş garantisi oluyor ama çiftçinin alım garantisi ne hikmetse olmuyor. Sen müteahhidi bırak da çiftçinin ürününü al." dedi.
Hüseyin Baş, BTP olarak hiç kimsenin ayrıştırılmasına ve ötekileştirilmesine izin vermeyeceklerini belirterek, "Her birimizin kendi değerleri olacak, kendi inandığımız şeyler olacak, birbirimizden farklılıklarımız olacak ama inandığımız şeyleri başkalarına anlatırken insan hakları çerçevesinde davranacağız. Güçlünün güçsüze karşı sözünün geçtiği bir dünya değil, herkesin rahatça birbiriyle iletişim kurabildiği bir dünya oluşturacağız." diye konuştu.
Kongrenin açılışında konuşan Genel Başkan Hüseyin Baş, şunları söyledi:
“İki gün önce, 18 Mart Çanakkale Zaferi’nin yıldönümüydü. Yine Çanakkale Zaferi’nin yıldönümü cuma gününe denk geldiğinde bizim Diyanet İşleri Başkanlığı’mız, cuma hutbeleri hazırlayıp camilere yollamış. Bir bakarsın ki camilerdeki okunan hutbelerde 18 Mart Çanakkale Zaferi anılırken Atatürk’ten hiç kimse bahsetmemiş. Bunu daha önce de yaptılar. 29 Ekim bu yıl içinde cuma gününe denk geldiğinde, yani geçtiğimiz yıl içinde en son 29 Ekim, Diyanet’in hazırladığı hutbelerde yine Atatürk’ten bahsedilmemişti. Şimdi görüyoruz ki Atatürk ile ilgili ciddi sorunları olan bir yönetimimiz var. Nedendir, nereden kaynaklanır bilemiyoruz. Hep ‘faiz lobisi’ diyorlar. Bu ülkede bir faiz lobisi var mı bilmiyorum ama bu ülkede bir ‘vaiz lobisi’ olduğu kesin. Halbuki biz bu işi çözmüştük. Daha önce de söyledik, tekrar edelim. Bakın, Atatürk Gazi Mustafa Kemal, Cumhuriyet’i kurduktan sonra ülkenin her bir yanını imar ediyor. Bu ülkenin sosyo-politik altyapısını, kültürel altyapısını, dini altyapısını, eğitimini, ekonomisini, her şeyini hazırlıyor ve diyor ki ‘Ben size 52 tane hutbe bırakıyorum’ diyor. Biliyorsunuz, bir yılda 52 tane hafta var. Her haftada bir tane cuma var. 52 tane hutbeyi, bir yıl içindeki bütün cumalarda okunmak üzere bizlere bırakıyor. Bu cumaların içinde, bu hutbelerin içinde zafer hutbesi var, Ramazan hutbesi var, Kurban hutbesi var. Aklınıza hangi konu geliyorsa bununla ilgili Gazi Mustafa Kemal Atatürk, eksiksiz hutbeler hazırlıyor ve bize bırakıyor ve her yılın her hafta cuması bu hutbeler okunabilir. ‘Bunları okuyun’ diyor. Şimdi biz, her hafta yeni hutbe yazıyoruz. Yazdığımız hutbede de bakın Çanakkale Zaferi’nin çok önemli bir anlamı vardır. Çanakkale Zaferi, tarihi bir daha hatırlamak adına söyleyelim, Kurtuluş Savaşı’nın cephesi değildir. Çanakkale cephesi 1. Dünya Savaşı’nın bir cephesi. 1. Dünya Savaşı cephelerinde Osmanlı topraklarında düşmandan tam olarak arındırılabilen tek bir cephe var, o da Çanakkale cephesi. Kim var Çanakkale cephesinde? Gazi Mustafa Kemal Atatürk. Diğer hiçbir cephede başarıya ulaşılamıyor. Bir tek Kut-ül Amare’de kısmen bir başarı elde ediliyor ve vatan işgale uğruyor. Durum bu. Şimdi biz, her hafta cuma hutbesi hazırlıyoruz diyorum. E Çanakkale’nin denk geldiği cumaya Atatürk koymuyorsun. Bizim iktidarımızda, hiç kimse endişe etmesin her cuma dinleyeceğiniz hutbe, Atatürk’ün yazdırdığı hutbe olacak. Niye o hutbe olacak biliyor musunuz? Çünkü din değişmedi. Size din değişmiş gibi gösteriyorlar ama değişmedi. Kurallar değişmedi. Ne kural geldiyse o kural geçerli. Ha o kuralı biz anlayamadık, bizim anlayacağımız hale gelmesi lazım. Buna İslam dininde içtihat diyorlar ya o içtihadın da kralını Atatürk yapmış zaten, size gerek yok.
“CUMHURBAŞKANIMIZA RİCA EDİYORUM. LOZAN ANLAŞMASI’NDA GİZLİ MADDE VARSA LÜTFEN BU HALKA GİZLİ MADDENİN VAR OLDUĞUNU AÇIKLASIN”
Hemen Aşağıdaki Formu Doldur İlk Yorumu Sen Yap !