Vicdansızlar! Çeşme’de beach clup yapmak için doğayı tahrip ettiler!
Her yıl yüzbinlerce yerli ve yabancı turisti ağırlayan İzmir'in Çeşme ilçesindeki dünyaca ünlü Altınkum Plajı'nda yaşanan akıl almaz çevre tahribatı ANKA Haber Ajansı'nca görüntülendi.
Beşevler mevkiindeki sahil bandında yaklaşık 12 dönümlük arazinin tamamen tıraşlandığı, yağmur sularını denizle buluşturan dere yataklarının ise doldurulup düzlendiği görüldü. Ayrıca koruma altında olması gereken çok sayıda ardıç ağacının kesildiği veya söküldüğü, kütük parçalarının büyük kısmının ise dere yatağına gömüldüğü anlaşıldı. Onlarca yılda oluşan kum tepeleri ve kum zambaklarının da tahrip edildiği doğa katliamına çevreciler ve bölge sakinleri tepki gösterdi.
PLAJIN ORTASINDAN 320 VOLT GEÇİYOR
Jandarma ve CİMER'e yapılan şikayetler üzerine Çeşme Cumhuriyet Savcılığı ve Çeşme Belediyesi'nce işlem yapılan plajda çalışmalar durduruldu. İş makineleri plajın dışına çıkarıldı.
Ancak çalışmaları yürüten firmanın, açtığı derin foseptik çukurunu, paslı inşaat demirlerini ve plajın ortasından boylu boyunca geçirdiği 320 voltluk elektrik kablolarını açıkta bıraktığı görüldü.
TABİAT VARLIKLARI'NDAN KİRALAMIŞ
Dünyaca ünlü plajda tahribatı yapan firmanın, Adana Demirspor'un eski yöneticilerinden, Türkiye ve ABD'de faaliyet yürüten Eat&Go restoranlarının sahibi Hasan Surözü'ne ait Yeşilköylü Atık Yönetimi Madencilik Tic. Ltd. Şti. olduğu öğrenildi. Beach club kurmak isteyen firmanın, alanı yıllık 360 bin TL bedelle Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü'nden kiraladığı ortaya çıktı.
ANKA Haber Ajansı'nın ulaştığı, başlangıç tarihi 3 Ağustos 2021, bitiş tarihi ise 3 Ağustos 2024 olarak gözüken kira sözleşmesinde, Tabiat Varlıkları Koruma Genel Müdürlüğü Müdür Yardımcısı Hikmet Haspolatlı ve Hasan Surözü'nün imzaları yer aldı.
Firmanın 6 metrekare büfe, 4 metrekare cankurtaran alanı, 30 metrekare duş, VC, kabin alanı, 25 metrekare gölgelikten oluşan toplam bin 393,69 metrekarelik izin almasına karşın yaklaşık 12 dönümlük alanda işlem yapması dikkati çekti.
"TABİAT VARLIKLARI BURALARI KORUMAK ZORUNDA"
ANKA Haber Ajansı'na konuşan bölge sakinlerinden emekli öğretmen Ali Özbalık, şunları söyledi:
"Buraları, doğal sit alanı olmasına rağmen sürekli işgal ediliyor. 4-5 yıl önce de buraya bir firma greyderler ve kepçelerle gelmişti. Şimdi yapılan son olay 20 günlük. İlk başta işleme başladıklarında biz gerekli yerlere başvurularımızı yaptık. 'Kaydınızı yapıp size hemen döneceğiz' dediler ama dönen olmadı. Doğal sit alanı olduğu için Tabiat Varlıkları da dahil olmak üzere Çevre Şehircilik Bakanlığı, kaymakamlık, belediye ve valilik gibi kurumlara şikayette bulunuldu. Ancak devlet bu tür olaylara anında müdahale etmiyor. Etmiş olsa doğa katliamları önlenir. 15-20 günlük sürede buraya gelip inceleyen ve bakan bir devlet kurumu olmadı. Çevre Şehircilik Bakanlığı'ndan ya da Tabiat Varlıkları'ndan kimse gelmedi. Gelseler nelere sebep olduklarını çok iyi şekilde görürler. 10-12 dönümlük bir alan tamamen tahrip edildi, ardıç ağaçları ve diğer bitki örtüsü yok edildi. İki dere yatağı tamamen kapatıldı. Yazın çevre illerden de vatandaşlar buraya geliyor ve sahil tamamen doluyor. Biz, neden buraya bu kadar göz dikiliyor anlamakta güçlük çekiyoruz. Tabiat Varlıkları Kurulu, adı üzerinde tabiat varlıklarını korumak zorunda. Ancak bu kurul böyle bir yere nasıl izin verir onu da anlamış değilim. Yani suç işliyorlar. Bu kadar güzel ve doğal güzelliği olan bir yer bu şekilde tahrip edilemez. Bu olaya göz yumulamaz."
"ŞU AN DURDURDUK AMA NE OLACAĞINI BİLMİYORUZ"
Çeşme Cumhuriyet Savcılığı'nın devre girmesiyle inşaatın durduğunu söyleyen Özbalık, şöyle devam etti:
"İnşaat için hasır ve çubuk demirler getirdiler. Burada betonarme binalar yapılacaktı ama gerek Çeşme Çevre Gönüllüleri Grubu gerekse biz bu olaya elimizden geldiğince engel olmaya çalıştık. Savcılığın da devreye girmesiyle şu an için durdurduk ama bundan sonra ne olacağını bilmiyoruz. Devletin böyle yerleri muhakkak koruması gerekir. Buraların Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından belli kişilere değil, belediyelere verilmesi ve bakımının yapılması lazım... Bakanlık veya Tabiat Varlıkları buraları kiraya verdikten sonra hiç uğramıyor. Ne yapılmış, ne edilmiş, nereler tahrip edilmiş hiç kontrol edilmiyor. Ülkemizin doğal güzellikleri, sit bölgeleri tamamen birilerine peşkeş çekiliyor. 6 metrekarelik bir büfe yapılmak isteniyor. Böyle bir büfe için bu kadar yer tahrip edilmez. İnşaat demirleri, hasır demirler getirilmez, büyük çukurlar açılıp foseptikler açılmaz ve dere yatakları da kapatılmaz. Dere yatakları için DSİ’nin kontrol etmesi gerekiyor. Bunlar doğanın dengesini bozdular. Kışın yağmurlar denize akıyordu şimdi denize akmasını da engellediler."
"BİRİLERİNE ARKALARINI DAYAMIŞLAR"
Hazine'ye ait arazinin 'kıyı kenar çizgisi' içinde yer aldığını anımsatan Ali Özbalık, "Sit alanı olan bir yerde, kıyı kenar çizgisi 100 metre mesafeye kadar hiçbir şey yapılamaz. Maalesef bunların güvendikleri bir yerler var. Birilerine arkalarını dayamışlar, istedikleri gibi istediklerini yapıyorlar. Devlet de zamanında müdahale etmiyor. Gelsin devlet görevlileri, görsün burayı. Yazık günah, insanın içi parçalanıyor" diye konuştu.
"BİNLERCE KİŞİ GELİYOR BU PLAJA, ELEKTRİK KABLOLARI KUMLARIN ÜSTÜNDE"
Özbalık, firmanın önce 4 dönümlük alanı tahrip ettiğini, sonra hemen bitişiğindeki 8 dönümlük alanda çalışmaya başladığını anlatırken şunları söyledi:
"Sonradan farkına varmışlar. 'Bizim yerimiz burası değil, diğer taraf' deyip oraya geçtiler. Orayı da tahrip ettiler. İki tarafta da sehven bir tahribat var. Bir tarafta tamamen sehven, diğer tarafta da kiraladıklarını söyleyerek yaptıkları bir tahribat var. 6 metrekarelik bir büfe için bu kadar yer tahrip edilmez. Bir de elektrik kabloları var ortalıkta. Yarın öbür gün yanlışlıkla bir çocuk bir çivi çakmaya ya da kesmeye kalksa çocuk canından olur. Binlerce kişi ağırlanıyor burada. Yanlışlıkla o kablolara dokunulduğu ya da kesmeye kalkıldığı anda canından olur insanlar. Bunun dahi önlemi alınmamış. Kablolar açıkta, toprağın üzerinden gidiyor.”
"TİLKİLER, KEKLİKLER ARTIK YOK OLDU"
Yaz kış bu bölgede oturduğunu belirten ev hanımı Zeliha Baytekin, şöyle konuştu:
"Önümüzdeki kum tepelerinin hepsini yok ettiler. Denizden gelen tuzu, soğuğu ve kumu önlüyordu o tepeler. Ben burada tarımla uğraşıyorum. Bu saatten sonra nasıl yaparım bilemiyorum. Kum tepeleri benim her şeyimi koruyordu. Ardıç ağaçları koruyordu, tutuyordu ama bu saatten sonra yapabilir miyim, ne kadar başarabilirim bilmiyorum. 50 senede bir oluşuyormuş kum tepeleri. Hepsini yok ettiler, hiçbir tane kalmadı. Çok büyük kum tepeleri vardı. Zambaklar vardı, tilkiler, keklikler vardı. Hep yuvaları vardı buralarda, hiçbiri kalmadı. Çok büyük tahribat oldu.”
"VİCDAN DAYANMIYOR"
Çocukluğunun burada geçtiğini anlatan 32 yaşındaki Murat Altıparmak ise şunları söyledi:
"Çocukken hatırlıyorum kumdan tepeler vardı, kum zambakları vardı. Açıkçası vicdan dayanmıyor bu görüntülere. Her yeri dümdüz yaptılar. İzmir’den ve dışarıdan birçok insan gelirdi, burayı bilmeyen yoktur. Söylenecek çok bir söz kalmadı.”
"ARTIK SAHİLDE KUM GÖREMEYECEĞİZ"
Bölgede zeytin ve meyve ağaçları bulunduğunu kaydeden Tevfik Baytekin da şöyle konuştu:
Hemen Aşağıdaki Formu Doldur İlk Yorumu Sen Yap !